İlim Hikmet Vakfı - KAYSERİ
+90 352 231 80 92
info@ilimhikmet.org.tr
  • KOZAKLI KARDEŞLİK KAMPI 2020
  • AZEZ
  • Kasım 2019 çay saati
  • Şule Yüksel Şenler
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Çay Saati
  • İHV 13. Olağan Genel Kurulu Yapıldı
  • Murat Cahit Cıngı, Gençlere 100 Yıllık Değişim Sürecini Anlattı
  • Senai Demirci'den Kıssalarla Terapi Atölyesi
  • Kalem Düşünce Kulübü Panelinde Kuşak Farklılıkları Tartışıldı
  • İlim Hikmet Aile Kampı Yapıldı
  • İlim Hikmet Vakıf Bülteni 2. Sayısı Çıktı
  • AÖB Orta Öğretim Ara Dönem Kampı Yapıldı
ESMAÜL HUSNA
DÜŞÜNCE AKADEMİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ
ÜNİVERSİTE KIZ ÖĞRENCİ KAMPI

 DÖNEM BAŞI HASBİHAL PROGRAMI

          İlim Hikmet Vakfı üniversite genç hanımlar olarak 05-06 Mart 2016 tarihinde ‘UYANIŞ’  başlığı altında bereketli bir kamp programı gerçekleştirdik. Yeni döneme yeni uyanışlar bulmalı ve bunları icra etmek için yolda olmalıydık. Çağı doğru okuyabilmek ve değişen dünyada farklılaşan sorunlara yönelik çözümleri analiz etmek için bir araya geldik. Arşın gölgesinde gölgelenecek yedi sınıf insandan biri Allah için birbirini sevip bir araya gelenler başka bir diğeri ise Rabbine kulluk ederek temiz bir hayat içinde büyüyen gençtir. Biz bu sınıftaki gençler olmaya talibiz bundan dolayı Allah için bir araya gelerek sorumluluklarımızı konuştuk.        
        Programımız 5 Mart cumartesi günü 9.30 Suheyla Hale Bayırbaş hocamız ile başladı. Sürpriz başlığımız ‘‘ Zihin D.A.R’ ları ’’ nın açılımı Dalalet-Atalet-Rehavet idi.  Zihnimizi tembelleştiren sebepler üzerine hocamız bizleri şöyle aydınlattı:
         ‘‘ Hazır gıdalar nasıl midemizi tembelleştiriyorsa hazır bilgide zihnimizi tembelleştiriyor. Bilgilerimizi araştırarak, düşünerek ve eyleme geçirerek öğrenmeliyiz. Kritik düşünme; soru sormak ve neyi aradığını bilmektir. İşin başı niyet ederek yola çıkmaktır. Diğer bir atalet unsurumuzda okuma sorunumuzdur.  Verimli okuma nasıl olmalıdır?  Bu sorunun cevabını bulabilmek için beyin fırtınası gerçekleştirdik. Cevabımız; okumanın bize faydasının olmasını istiyorsak sistematik olmalı, okurken düşünmeli ve bunları eyleme dökmeliyiz. Yürümede önemli olan belli bir istikamet üzere gitmektir. Yolumuzdaki levha ve işaretleri görüp anlamamız gerekir. Çölde fırtına çıkarsa levhalar tozdan okunamaz. Pes etmeden yolu bulmak için çalışmalıyız. Zaten yolumuzu bulamayız deyip de yolda oturmak,  çaba ve gayret göstermemek bizlere yakışmaz. 
           Evet, Hz. Hacer annemiz çölde otursaydı zemzem bulunamazdı. Diğer programımız iki hafta da bir kendi aramızda gerçekleştirdiğimiz kitap tahlili sunumlarıydı. Dücane Cündioğlu’ ndan Hz. İnsan kitabı ve Nurettin Topçu’ dan da Var Olmak kitabı tahlilleri yapıldı. 
              Kampımıza ‘Acılarımızın Sancısı’ yani tesettür, takva ve davet konularına Gönül Memiş ablamızın söyledikleri ile devam ediyoruz:
         ‘‘Allah yolunda kaybolan bir şey yoktur. Hak ile Batılın tezahürüydü başörtüsü. 28 Şubat sürecinden bu yana neler değişti, ne oldu da bu duruma geldik? Başörtüsü bizim sözümüz. Ben farklıyım demekti. Çünkü biz kapanınca kafeye gidemezdik, gitmemeliydik. Anne babaya bağırmamamız gerekirdi, öf bile dememeliydik. Bana, sana, ona, başkalarına ve zamana göre değişemeyiz. Çünkü Allah’ ın emirleri değişmiyor. 28 Şubat bin yıl sürmedi ama nefsimizdeki bu dönem bitmeyecek. Nefislerimizle uğraşıyoruz. Kuran ve ayetlerini bilmek bulunduğumuz ortamda bize referans olmalıdır. Bulunduğumuz ortamlarımızın hakkını vermeliyiz. İnsanlar bizi bekliyor. İlim ve bilgi bitmez. Kendimizi hazır hissetmeyi bekleyemeyiz. Bildiklerimizden, davetten sorumluyuz. 4 yıl üniversitede kalıp da oraya cenginizi, kokunuzu vermeden mezun olmayın. O kokuyu her yere yayın. Doğruyu herkes biliyor ama insanlar bildiğini değil gördüğünü yapıyor. Diziler nasıl ahlaki çöküntü sağlıyor? Kızlar ve erkekler farklı beklentilere giriyor. Hayat dizilerde yaşananlar gibi değil. Bunu bildikleri halde neden öyle bir yaşam bekleniyor? Birbirimize sahip çıkmalıyız. Birbirimizin hayırlarını, hasenatlarını tartmaktan vazgeçmeliyiz. Kabir azabı var mı yok mu? Gidince görecen. Hesaba çekileceğimiz Allah’ ın vaadidir ve bu Haktır. Kabir azabı olunca ve yahut olmayınca tavırların mı değişecek. İhtilaf konularını düzeltmemiz gerekir. En azından kendi aramızda bu konuşmaları düzeltelim. Ümmetin sesine kulak verelim. Asıl sorunlarımızı konuşalım.’’
              Günün son programını Abdülaziz Tantik hocamızın konuşmalarıyla nihayete erdirdik. Hocamızın şu sözlerini nakletmemiz yeterli: