İlim Hikmet Vakfı - KAYSERİ
+90 352 231 80 92
info@ilimhikmet.org.tr
  • KOZAKLI KARDEŞLİK KAMPI 2020
  • AZEZ
  • Kasım 2019 çay saati
  • Şule Yüksel Şenler
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Çay Saati
  • İHV 13. Olağan Genel Kurulu Yapıldı
  • Murat Cahit Cıngı, Gençlere 100 Yıllık Değişim Sürecini Anlattı
  • Senai Demirci'den Kıssalarla Terapi Atölyesi
  • Kalem Düşünce Kulübü Panelinde Kuşak Farklılıkları Tartışıldı
  • İlim Hikmet Aile Kampı Yapıldı
  • İlim Hikmet Vakıf Bülteni 2. Sayısı Çıktı
  • AÖB Orta Öğretim Ara Dönem Kampı Yapıldı
ESMAÜL HUSNA
DÜŞÜNCE AKADEMİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ
Ömer İdris Akdin:Benim Adım Kudüs

       Yolcu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer İdris Akdin, 15 Temmuz gecesinin arkasında Amerika ve Siyonizmin bulunduğunu belirterek; “Siyonizm’in en yoğun saldırısı 15 Temmuz’da yaşandı ama daha yoğunu da olabilir.15 Temmuz’u püskürttük fakat bunun değişik versiyonları Suriye’de, Afrin’de devam etmekte. Eğer Türk ordusu orada çalışma yapmasaydı Siyonist bir düşünce yapısı oluşacaktı. Eğer Suriye’de o süreç devam etse idi, 15 Temmuz’dan çok daha fazla tehlikeli bir durumla karşılaşacaktık.” dedi

     Ülke genelinde ‘’Benim adım Kudüs’’ konulu 73 konferans veren Yolcu Dergisi Genel Yayın Yönetmeni Ömer İdris Akdin, 74. Konferansını İlim Hikmet Derneği öncülüğünde Kudüs Gönüllüleri, Kayseri İHH ve Kayseri Anadolu Öğrenci Birliğinin katkıları ile İlim Hikmet Vakfının Konferans salonunda gerçekleştirdi.
Gencinden yaşlısına her kesimden katılımın olduğu konferansta Ömer İdris Akdin, 15 Temmuz’daki Siyonistlerin oyunundan, İsrail’in Kudüs üzerinde yaptıklarından ve Kudüs’ün bizim için neden bu kadar değerli olduğundan bahsetti.
15 Temmuz gecesinin arkasında Amerika ve Siyonizmin bulunduğunu belirten Akdin, “Siyonizm’in en yoğun saldırısı 15 Temmuz’da yaşandı ama daha yoğunu da olabilir.15 Temmuz’u püskürttük ama bunun değişik versiyonları Suriye’de, Afrin’de devam etmekte. Burada oluşturulmak istenen sistem Siyonist bir sistem. Eğer Türk ordusu orada çalışma yapmasa orada Siyonist bir düşünce yapısı oluşacak.  Eğer Suriye’de o süreç devam etse idi, 15 temmuz’dan çok daha fazla tehlikeli bir durumla karşılaşacaktık.” dedi.
İsrail’in ilk 50 yıllık planında bugün yaptıkları vardı
“İsrail’in ilk 50 yıllık planında bugün yaptıkları vardı “diyen Akdin “İkinci 50 yıl planında ise Türkiye’nin de içerisinde bulunduğu bir çember var. Kudüs Yahudilerin 2000 yıldan beri hayal ettikleri bir mekân ve günümüzde yaptıkları ortada. Haçlı seferlerinde de milyonlarca insan sadece bir kent için doğuya göç etti. Mekke ve Medine nasıl bizim kalbimiz ise, Kudüs’ün de bizim aklımız olması gerek. Maalesef ki Kudüs genel olarak bizim için çok bir anlam ifade etmiyor. O yüzdendir ki bugünkü haldeyiz.” şeklinde konuştu.
Ömer İdris Akdin konuşmasını şöyle tamamladı;
“Dünyadaki tüm Yahudi gençler her sene İsrail’e gidip orada tamamen ücretsiz bir şekilde 45 gün kalıp gezebilir ve eğitim alabilirler. Bu eğitimin bir kısmı da askeri eğitimdir.
İsrail dünyadaki önemli tohum üreticilerinden birisidir. İsrail sattığı tohumların hiç birini kendisi kullanmaz. Kudüs’ün tüm süslemelerini Hürrem Sultan yaptırmıştır. Kudüs’ten bize kalan eserlerin çoğu Hürrem Sultan tarafından kendi parasından yaptırılmıştır. Yahudiler Ağlama Duvarı’nda 2 sebepten ağlarlar. İlki ‘Kudüs neden bizim değil?’ diye… Ama şimdi o kalktı, çünkü Kudüs’ü ele geçirdiler. İkinci sebepleri ise’ Süleyman tapınağını neden kuramıyoruz?’
En son Kudüs’e gittiğimde Zeytin Dağı etrafında 200-300 kişilik yerel silahlı bir grup var. Bunlar istediği zaman sizi vurabilirler. Üstelik ‘o beni vuracaktı. Kendimi savunmak için vurdum’ deseler hiçbir türlü tutuklanma ile karşılaşmazlar. En son gittiğimde 60 yaşlarında bir bayanı evinden çıkarmışlardı. 3-4 tane asker evin her yerine İsrail bayrağı asmışlar ve bize bakarak küstahça sigara içiyorlardı. Bunlara tepki de verilemiyor. Eğer ufak bir tepki verseler İsrail askerleri helikopter dolusu asker ile gelip o evin çevresini de ele geçiriyorlar.
Kudüs ve bölgesinin kutsal olması hakkında binlerce yıl öncesinden şöyle bir kıssa anlatılır. Bu bölgede yaşayan 2 kardeş vardır. Bunlar bu bölgede tarım ile uğraşırlar. Bu iki kardeşin birisi evli birisi bekardır. Bir gece bekar olan, ‘kardeşim evli, çocukları var, onun daha çok ihtiyacı var’ diye ambarındaki buğdayın bir kısmını kardeşinin ambarına götürür. Ayni gece kardeşi de ‘kardeşim bekar, onun daha çok ihtiyacı var’ diyerek kardeşinin ambarına buğday götürür. Sabah olduğunda ikisi de ambara gittiklerinde mallarının eksilmediğini görürler. Bu yüzden denir ki; bu durum yani nefisleri yerine kardeşini tercih etmeleri Allah’ın hoşuna gitmiş ve bu bölgeyi kutsal kılmış.”