İlim Hikmet Vakfı - KAYSERİ
+90 352 231 80 92
info@ilimhikmet.org.tr
  • KOZAKLI KARDEŞLİK KAMPI 2020
  • AZEZ
  • Kasım 2019 çay saati
  • Şule Yüksel Şenler
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Anadolu Platformu Teşkilat Şurası
  • Çay Saati
  • İHV 13. Olağan Genel Kurulu Yapıldı
  • Murat Cahit Cıngı, Gençlere 100 Yıllık Değişim Sürecini Anlattı
  • Senai Demirci'den Kıssalarla Terapi Atölyesi
  • Kalem Düşünce Kulübü Panelinde Kuşak Farklılıkları Tartışıldı
  • İlim Hikmet Aile Kampı Yapıldı
  • İlim Hikmet Vakıf Bülteni 2. Sayısı Çıktı
  • AÖB Orta Öğretim Ara Dönem Kampı Yapıldı
ESMAÜL HUSNA
DÜŞÜNCE AKADEMİSİ
FOTOĞRAF GALERİSİ
Devlet Millet Yeniden Kucaklaşmalıdır.

 

       Devlet ve Millet Yeniden Kucaklaşmalıdır!

Anadolu Platformu, 16 Nisan’da yapılacak olan referandum öncesi “Adalet ve Barış İçin Yeniden Devlet ve Millet Kucaklaşmalıdır!” başlığı altında bir bildiri yayınladı.

Anadolu Platformu, 16 Nisan’daki "tarihi" referandum öncesi “Adalet ve Barış İçin Yeniden Devlet ve Millet Kucaklaşmalıdır!” başlığıyla bir bildiri yayınlandı.

İşte bildirinin tam metni:

Genelde İslam dünyasının özelde Türkiye’nin kritik bir süreçten geçtiği muhakkak.

Yaşadıklarımıza tek başına içinde bulunduğumuz zaman diliminde bakanların, muhatap olduğumuz olayları doğru kavramaları, bu olaylara karşı sağlıklı tutum geliştirmeleri, öneri ve çözüm üretmeleri mümkün değildir.

16 Nisan’da bir “tarihi” gün yaşayacağız.

Bunun bir süreç olduğu ve sürece son 150 yıldır yaşadıklarımızla birlikte bakabilirsek farklı bir durumla karşı karşıya olduğumuz görülecektir. Bu perspektiften bakabildiğimizde yaşadıklarımızın ve Türkiye’de yaşananların aslında ne kadar önemli olduğu daha rahat anlaşılacaktır.

Osmanlı’nın son döneminde ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş sürecinde ve sonrasında ülkemize yönelik dış operasyonların başarılı olmasında güçlü yönetimlerin olmaması etkili olmuştur.

1923-2017 yılları arasında ülkemizde 65 hükümetin kurulduğu görülmektedir. 94 yıllık bir süreçte ortalama 1,5 yıldan daha az bir sürede bir hükümetin kurulduğu göz önünde bulundurulursa uzun yıllardır istikrardan uzak kaldığımız ortadadır. İstikrarsız geçen dönemler boyunca çok büyük ekonomik kayıplar yaşanmış ve çok zor koşullarda yetişmiş olan nitelikli insanlarımız devre dışı kalmıştır.

Bu durum, belirtildiği gibi dış müdahaleler için gerekli imkânı sağlamaktadır.

Bu arızanın ve istikrarsızlığın ortadan kaldırılmasını sağlayacak olan adım, geleceğimiz açısından büyük öneme sahiptir. Bu olumsuzluğa neden olan faktörlerden biri olduğu için mevcut hükümet sistemini de sonlandırmak gerekir.

Bizim tarihimizde; adalet, huzur ve barışın hâkim olduğu dönemler, devlet ile milletin kucaklaştığı ve her ikisinin aynı yöne baktığı dönemlerdir.

Yeni yönetim tarzıyla birlikte yöneticilerin, daha özelde devletin başında bulunan kişinin, milletin değerleriyle barışık olması zorunlu kılınmaktadır. Halkına yabancı, hatta düşman olan kişilerin devletin başına geçmesinin imkânı ortadan kalkmaktadır. Yakın zamana kadar Cumhurbaşkanlığı makamındaki kişilerin halktan kopuk ve doğrudan “rejim bekçiliği” misyonunu üstlendikleri göz önünde bulundurulursa yeni durumun, adalet ve huzurun sağlanmasında stratejik öneme sahip olduğu görülecektir.

Özellikle 27 Mayıs 1960 Darbesi ve 1961 Anayasasıyla ülkemizde tam bir vesayet sistemi kurulmuştur. Asker, yargı, sermaye ve medya alanında oluşturulan vesayetle ülkemiz sürekli bir şekilde kontrol altında tutulmaya çalışılmış, pek çok defa ülkemiz yönetimine müdahale edilmiştir.

Milletin temsilcilerinin yasal yetkilerinin gasp edilmesini engellemek; askeri ve sivil bürokrasinin, medyanın, statüko partilerinin, yetkisini milletten almayan güç odaklarının insanlarımıza hayatı dar etmesine son vermek bakımından 16 Nisan referandumu hayati öneme sahiptir.

Bu ülkede, Tek Parti Dönemi dâhil, hemen hemen tüm dönemlerde Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında sorunlar yaşanmış, bazı dönemlerde ise hayati tehlikelerle karşı karşıya kalınmıştır.

Üst yönetimde iki ayrı karar merciinin bulunmasından kaynaklanan yetki karmaşasının ve uyum sorunlarının ortadan kalkması bakımından da 16 Nisan büyük öneme sahiptir.

Her seçim akşamı ülkeyi 5 yıl boyunca hangi kadronun yöneteceği ciddi bir sorun olmuştur. Hükümet kurma sorunlarıyla vakit kaybedilmemesi bakımından da 16 Nisan tarihi, büyük öneme sahiptir.

Yine yaklaşık 150 yıldır ülkemizde bürokratik bir oligarşik vesayet oluşturulmuştur.

Bu süreç boyunca bürokrasi, sırtını dayadığı güç odaklarına güvenerek işleri kilitlemiştir. Oligarşik bürokratik vesayetin ortadan kaldırılması, verimliliğin ve hizmet kalitesinin artması, milletin daha hızlı hizmet alabilmesi bakımından da 16 Nisan kritik bir öneme sahiptir.

Ülkemiz, uzun yıllardan beri terör başta olmak üzere iç ve dış tehditlerle karşı karşıya bulunmaktadır. Devletin parçalı yapısı, bu sorunların ortadan kaldırılamamasında temel etkenlerden biri olmuştur.

Yeni süreçle birlikte bu tür olaylar karşısında hızlı önlem alabilme, hızlı hareket edebilme, kurumlar arasında koordinasyon ve uyum gerçekleştirebilme imkânı oluşacaktır. Ayrıca devletin bu türden riskler karşısında bir tecrübe birikimi ve hafızası oluşacaktır.

Ülkemizin en çok sıkıntı yaşadığı konulardan biri de kendisini “devlet” olarak gören özde karanlık ve derin askeri militarist organizasyonlar olmuştur.

Bu zihniyet kendisini milletin seçtiği hükümetlerin karşısında konumlandırmış ve hükümetlerin yetkisine ortak olmuştur.

Bu durumun ortadan kalkması, darbeler döneminin kesin olarak sona ermesi, ordumuzun vatandaşına değil dış tehditlere yönelebilmesi bakımından da 16 Nisan kritik bir öneme sahiptir.

Yeni süreçle birlikte zalime karşı, mazlumdan yana, çok daha güçlü, adil bir Türkiye’nin ortaya çıkma imkânı söz konusudur.

Uluslararası konjonktürde Türkiye'nin elinin güçlenmesi, itibarının artması bakımından 16 Nisan tarihi bir dönüm noktası olacaktır.

Tüm bu önemli gelişmelerin yaşanabilmesi, millete ve milletin değerlerine göre yeni bir anayasanın önündeki engellerin ortadan kaldırılması için referandumda güçlü ve kararlı bir EVET demeyi milletimiz ve ümmet adına sorumluluk olarak görüyoruz.

İnsani ve İslami duyarlılıklar, feraset ve basiretle ‘daha iyi’ arayışımız ve daha iyi için ‘mücadelemiz’ hiç eksilmeyecek!

Anadolu Platformu