14-el-HÂLIK
a-Hâlık isminin lügat anlamı:
Hâlık, “halaga” kökünden türetilmiş bir isimdir. Kuran’ da “Halk” kelimesi türevleri ile birlikte 261 kez, Allah‟ın sıfatı olarak 8 kez, 4 kez de “Hâlıkun” Şeklinde geçmektedir.
1-Hâlık; yaratan, var edendir.
2-Hâlık; bir şeyi ölçüp biçip ayarlayıp, düzgün şekilde planlayıp, takdir edendir. Plan proje dahilinde yaratan.
3-Hâlık; aslı, örneği ve modeli olmadan nesneyi var etmek, bir şeyden başka bir şey icat etmektir. Plan projesi taklit olmadan yaratan.
Sözlük manası: Doğru dürüst planlama ölçme biçme takdir etme bir şeyi herhangi bir aslı, örneği, modeli olmaksızın yoktan varetme, vardan varetme , yaratmak, nasip pay, ahlak ve bir çeşit koku ve Mahluk için kullanıldığında uydurma demektir.
DİN DİLİNDE İSE : Mutlak yaratıcı, hem yoktan vareden, hem vardan var eden, tekrar tekrar kesintisiz var etmeye devam eden, var ettiğini en ölçülü en uygun şekilde planlı projeli var eden, hayata (Mahlukat ve Canlı olan, olan her şeye ) her an müdahil olan Allahtır.
b-Hâlık isminin Kur’an içerisinde incelenmesi:
1-……O her şeyin yaratıcısıdır…..
ذَلِكُمُ اللّهُ رَبُّكُمْ لا إِلَـهَ إِلاَّ هُوَ خَالِقُ كُلِّ شَيْءٍ فَاعْبُدُوهُ وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ وَكِيلٌ
Enam:102: “...O her şeyin yaratıcısıdır… Ona ibadet edin, O her şeye Vekil’dir.”
2-Bir şeyi bir şeyden yaratan , Var ettiğinden var eden :
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اتَّقُواْ رَبَّكُمُ الَّذِي خَلَقَكُم مِّن نَّفْسٍ وَاحِدَةٍ
Nisa:1: “Ey İnsanlar! Sizi tek bir nefisten ( Hücreden) yaratan Allaha takvalı olunuz..”
خَلَقَ الإِنسَانَ مِن نُّطْفَةٍ Nahl:4: “O insanı bir nutfeden /saf sudan yarattı, ..…… ”
3-Yaratma kul için kullanılmaz bu iddia olur , uydurma olur.
أَفَمَن يَخْلُقُ كَمَن لاَّ يَخْلُقُ أَفَلا تَذَكَّرُونَ
Nahl:17:”Yaratan ile yaratmayan bir midir? Hala ibret almaz mısınız ?”
4- Parçaları birleştirme ve icat etme:
...وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ الطِّينِ كَهَيْئَةِ الطَّيْرِ بِإِذْنِي ....
Maide :110: “Hani benim iznimle çamurdan kuş şeklinde bir şeyler yaratıyordun ?”
5-Yaratılış fıtrat manasına da kullanılır:
فَأَقِمْ وَجْهَكَ لِلدِّينِ حَنِيفاً فِطْرَةَ اللَّهِ الَّتِي فَطَرَ النَّاسَ عَلَيْهَا لَا تَبْدِيلَ لِخَلْقِ اللَّهِ ذَلِكَ الدِّينُ الْقَيِّمُ وَلَكِنَّ أَكْثَرَ النَّاسِ لَا يَعْلَمُونَ
Rum:30: “…Allahın yaratmasında herhangi bir değişme olmaz…”
6-Mutlak ve tek yaratıcı Allahtır.
يَا أَيُّهَا النَّاسُ اذْكُرُوا نِعْمَتَ اللَّهِ عَلَيْكُمْ هَلْ مِنْ خَالِقٍ غَيْرُ اللَّهِ يَرْزُقُكُم مِّنَ السَّمَاءِ وَالْأَرْضِ لَا إِلَهَ إِلَّا هُوَ فَأَنَّى تُؤْفَكُونَFatır:3: “…Allah‟tan başka bir yaratıcı mı var?
أَأَنتُمْ تَخْلُقُونَهُ أَمْ نَحْنُ الْخَالِقُونَ
Vakıa:59: “...Onu siz mi yaratıyorsunuz, yoksa yaratan biz miyiz?”
7- Yaratanların en güzelidir.
ثُمَّ خَلَقْنَا النُّطْفَةَ عَلَقَةً فَخَلَقْنَا الْعَلَقَةَ مُضْغَةً فَخَلَقْنَا الْمُضْغَةَ عِظَاماً فَكَسَوْنَا الْعِظَامَ لَحْماً ثُمَّ أَنشَأْنَاهُ خَلْقاً آخَرَ فَتَبَارَكَ اللَّهُ أَحْسَنُ الْخَالِقِينَ
Mü’minun:14:“…Yaratanların en güzeli olan Allah‟ın Şanı ne yüce, ne mübarektir.
8- Ahlak manasına da kullanılır.
Kalem:4: “Ve sen yüce bir ahlak üzeresin. ” وَإِنَّكَ لَعَلى خُلُقٍ عَظِيمٍ
9- Uydurma manasına da kullanılır.
Şuara:137:Bu eskilerin uydurmalarından başka bir şey değildir.. إِنْ هَذَا إِلَّا خُلُقُ الْأَوَّلِينَ
10-Halık, Hallak, bilerek ve sürekli yaratandır.
إِنَّ رَبَّكَ هُوَ الْخَلاَّقُ الْعَلِيمُ
Hicr:86:“...Muhakkak ki senin Rabbin bilerek, sürekli, mükemmel yaratandır.”
“Hâlık” ismi, mubalağalı olarak “Hallak” Şeklinde kullanılmıştır. Ayrıca “Alîm” ismiyle beraber zikredilmiştir. Yani Allah yaratırken rastgele yaratmamıştır. Yarattığı her şeyi belli bir amaç için, bir düzen ve intizam içinde bilerek yaratmıştır.
الَّذِي لَهُ مُلْكُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضِ وَلَمْ يَتَّخِذْ وَلَداً وَلَمْ يَكُن لَّهُ شَرِيكٌ فِي الْمُلْكِ وَخَلَقَ كُلَّ شَيْءٍ فَقَدَّرَهُ تَقْدِيراً
“..Her şeyi yaratıp ona bir nizam veren ve mukadderatını takdir eden Allah, yüceler yücesidir.” (Furkan 2)
c-Hâlık isminin bize yüklediği görev ve sorumluluklar:
1-Hayat proğramımızı belirlemeye en layık olan, bizi yaratandır. O yarattığının ihtiyaçlarını en iyi bilen değil mi? “...Yaratan, yarattığını en iyi bilen değil mi?
أَلَا يَعْلَمُ مَنْ خَلَقَ وَهُوَ اللَّطِيفُ الْخَبِيرُ {14}Mülk
Bizi yaratan Allah, bizi en iyi bilendir. Ayetlerini indirirken hükümlerini bildirirken sadece 14 asır öncesini değil, bizim zamanımızı da hesaba katmış, bizim durumumuzu da göz önünde bulundurmuştur. Bizler; “Allah‟ım! Beni ve bütün evreni yaratan sensin. Ancak bugün Şartlar, durumlar senin emirlerine uymuyor. Onun için kusura bakma ben seni değil, yaratmaya gücü yetmeyen günümüzün ilahlarını dinleyeceğim. Onların emirlerine boyun eğeceğim” diyorsak veya bunu ortaya koyan bir hayat yaşıyorsak o zaman Allah‟ın el-Hâlık ismine iman etmemiş oluruz.
أَلاَ لَهُ الْخَلْقُ وَالأَمْرُ تَبَارَكَ اللّهُ رَبُّ الْعَالَمِينَ
A‟raf: 54: “Dikkat edin! Yaratmak da, emretmek de O‟na aittir.”
Bizler bugün, çağdaş firavunlara, sahte ilahlara, hayatımıza karışan, proğramımızı belirleyen kimselere sormalıyız, “Bizi yaratan siz misiniz yoksa Allah mı?” Hepsinin verecekleri cevap “Hayır” olacak. Çünkü Firavunlar ve sahte ilahlar kendilerini hiçbir zaman “Yaratıcı” olarak nitelemezler. Bu konuda Allah ile boy ölçüşemeyeceklerini çok iyi bilirler.
Onlar sadece “Rabb” olma iddiasındadırlar. Bizi Allah‟ın terbiyesinden çıkarıp kendi terbiyelerine sokma kavgasındadırlar. Bizim de onlara vereceğimiz tek bir cevap var:
“Yaratan siz değilseniz emretmek neyinize? Biz sadece bizi yaratana kulluk ederiz. Biz ancak yaratanın emirlerine boyun eğeriz.”
هَذَا خَلْقُ اللَّهِ فَأَرُونِي مَاذَا خَلَقَ الَّذِينَ مِن دُونِهِ بَلِ الظَّالِمُونَ فِي ضَلَالٍ مُّبِينٍ
Lokman:11:“İşte bu Allah‟ın yaratmasıdır. Şimdi gösterin bana, O’nun dışındakiler ne yaratmış! Zalimler apaçık bir sapıklık içindedirler.”
Onların ortaya çıkardıkları Şey; anarşidir, terördür, savaştır, zulümdür. Onlar eğitim sistemlerinden ahlaksız, şahsiyetsiz, kalitesiz bireyler üretir ve dünyayı cehenneme çevirirler. Becerebildikleri tek şey de budur.
2-İnsanlara türlü türlü örneklerle Allah‟ın yaratıcı olduğunu kabul ettirmek yerine, yaratanın hayata hükmetmesi gerektiğini Birliğini Tekliğini Hakimiyetini anlatalım.
وَلَئِن سَأَلْتَهُم مَّنْ خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ لَيَقُولُنَّ اللَّهُ قُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ بَلْ أَكْثَرُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ
Lokman.25:“Andolsun ki onlara,“Gökleri ve yeri kim yarattı?” diye sorsan “Allah” derler. De ki: "Hamd Allah'a mahsustur", ama çoğu bilmezler. »
Mekkeli müşrikler Allah‟ın yaratma sıfatını kabul ediyor, yaratma sıfatına iman ediyorlardı. Yeryüzünde yaşayan milyarlarca insan, Allah‟ın yaratıcı olduğunu kabul eder. Bunda herhangi bir problem, bir itiraz söz konusu değildir. Ancak onlar, Allah‟ın yaratma özelliğinden sonra gelen sıfatlarına iman etmezler. O sıfatlarla problemleri vardır bu insanların, o sıfatlara itirazları vardır.
Bugün pek çok Müslüman, Allah‟ın varlığını ve yaratıcılığını ispatlama gayretindedir. Çiçeklerden arılara, karpuz çekirdeklerinden balıklara varıncaya kadar, araştırmalar yaparak, mucizevi şeyleri insanlara sunarak Allah‟ı tanıtma çabasındadır. Oysa hiçbir kimse; “Arıları falanca, çiçekleri de filanca yarattı” dememiştir, demeyecektir. Allahın varlığında ve yaratılıcığında şüphe yok ki onu ispatla uğraşasın, problem Allahın Sıfatlarına, Esmasına, Fiillerine iman dadır. Hayatın dışında bir Allah düşüncesi hakim dünyaya.
Bizler Allah‟ın isim , fiil ve sıfatlarını yani Kur‟an‟ı ve Kuranı hayata uygulama şekli olan sünneti bir bütün olarak incelemeli ve uygulamalıyız. Allah‟ın yaratıcı olduğunu anlatırken, hüküm koyucu olduğunu da anlatmalıyız. Hayata her an müdahale eden bir Allah olduğunu bütüncül okumakla olur Bu da Ümmül Kitabın Yazılı ayetlerini okumakla, Kainat kitabını okumakla ve İnsan kitabını okumakla olur. Böylece bu okuma Allah’ın varlığının ispatı değil birliğinin ispatı olacaktır. Bilimdeki her yeni icat ve keşif Allahın birliğine olan imanımızı artırmalı, daha bir hamdetmeliyiz Rabbimize.
3-Rabbimizin yarattığı şeylerden ibret almalıyız. Yarattığı her güzelliği gördükçe O‟na olan yakınlığımız, ibadetimiz ve zikrimiz artmalı.
“Onlar ayakta, otururken ve yanları üzerine yatarken Allah‟ı zikreder, O‟nu hep gündemde tutarlar. Göklerin ve yerin yaratılışı hakkında derin derin düşünürler ve derler ki: “Rabbimiz! Sen bunları boşuna yaratmadın! Seni tesbih ederiz. Bizi cehennem azabından koru.” (Ali İmran: 191)
Böylece bizler, Rabbimizin yarattığı her nesnede O‟nun gücünü, yüceliğini bir kez daha fark edecek, emretmeye en çok hak sahibi olduğunu yeniden idrak edeceğiz. Bundan sonra imanımız, ibadetimiz, kulluğumuz, samimiyetimiz, yakınlığımız, tesbihimiz ve zikrimiz artacak.. Hayatımızın her alanı O‟na itaat ve teslimiyetle geçecektir.