Anadolu Platformu Teşkilat Şurası 07-08 Eylül tarihlerinde Kayseri’de İlim Hikmet Vakfı’nın ev sahipliğinde yapıldı. Şuraya; Anadolu Platformu Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Zekeriya Şengöz, İcra Kurulu Başkanı Turgay Aldemir, Anadolu Öğrenci Birliği (AÖB), Anadolu Platformu Teşkilat Birimi, Öğretmen Birimi, Ortaöğretim Birimi ve Anadolu Kadın ve Aile Derneği (AKADDER) il temsilcileri ve yöneticileri katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başlayan şurada Anadolu Platformu Genel Sekreteri Ömer Büker’in bilgilendirme konuşması yaptı. Büker, Anadolu Platformu’nun sayısız organizasyona imza attığını belirterek konuşmasında şu hususlara değindi; “Anadolu Platformu olarak hizmetiçi eğitimler, kamplar, teşkilat buluşmaları, yaz okulları, seminerler, konferanslar, projeler, kitap kafeler ve daha birçok programı icra ediyoruz. Yıl içerisinde yoğun ve dinamik bir şekilde faaliyetlerimizi planlıyoruz. Tabi süreç içerisinde birtakım değerlendirmelere ihtiyaç duyuluyor. Yetiştirdiği gençlere, fikri olan insanıyla, ortaya koyduğu insan/aile merkezli anlayışıyla, katılımcı meşveret, kurumsal önderlik ilkesiyle yapılanmamız örnekliğine devam ediyor. Teşkilatımız da her geçen gün yenilenerek büyümeye devam etmektedir. Türkiye’nin birçok ilinden gelen siz teşkilat temsilcilerimiz ile bugün burada güzel bir birlikteliği yaşamaktayız. Sizlerin ortaya koyduğu çabalar bu hareketi insanlık adına bir umut haline getirmektedir” dedi.
Bilgilendirme konuşmasının ardından Teşkilat Şurasına Anadolu Platformu İcra Kurulu Başkanı Turgay Aldemir’in açılış konuşması ile devam edildi. Aldemir konuşmasında şunları söyledi; “Burada Türkiye’nin birçok yerinden derdi olan, yüreği olan, gördüğü dertlere, sıkıntılara yüzünü dolayarak gitmeden bu benim derdim diyen kardeşlerimizle bir aradayız. İnsanlar değişir yüzyıllar boyu. Fakat insanlık hikâyeleri hep aynıdır. Hep garip vardır, guraba vardır, mazlum vardır, itilmiş vardır, ötekilenmiş vardır. İşitilmek, görülmek, fark edilmek isteyenler vardır. İşte bu teşkilat bu fark edilmek isteyenlerin sesidir, sözüdür. Onun için burada 290 kişi, teşkilat başkanlarımız var, 60 ayrı derneğimizin başkanı var. Anadolu Öğrenci Birliğinin gençleri var. 70’in üzerinde üniversite sorumlusu kardeşimiz var.
Geçen hafta Anadolu Öğrenci Birliğinin Türkiye kampı vardı. Öğrencilerimiz memleketi konuştu, üniversitelerimizi konuştu, ne yapacağımızı konuştu. Diğer taraftan ortaöğretimde o gençlere kendi evlatları gibi emek harcayan yürekli ağabeyler, anneler, ablalar, öğretmenler var. Dünyada tek öğrenci dahi boynu bükük kalmışsa ben mutlu olamam diyen, adeta Allah’ın sorumluluklarını insanlara taşıyan bu çağın davetçileri var. Bu topraklarda kadınların hikâyeleri çok büyük. İslam medeniyetinin beklide insanlık tarihine getirdiği en büyük açılım insanı cinsiyetine göre ayırmayıp şahsiyeti merkeze almasıdır. Hz. Peygamberin Mekke’nin o ortamından insanlığa verdiği en büyük ses ve söz budur. Onun için biz Hz. Fatımaları, Hatice annemizi, Hz. Aişe’leri ve ondan sonra gelen nesillerin bugüne tekabül edip omuz omuza, kardeşçe mücadele eden AKADDER’in 60’a aşkın ilden gelen temsilcileri var.
Diğer taraftan öğretmenlerimiz var. Harıl harıl okulları eğitime hazırlıyorlar. Bu ülkeye dair bizim sözümüz var, derdimiz var gidelim konuşalım. Okullar sadece devletin insafına terk edilecek yerler değildir. Devlet ortamları oluşturur, insanları tayin eder. Ama orada insanların yüreğine öğretmenler dokunur, imar eder. Daha birçok birimden arkadaşlarımız var.
İnsanı yeniden insanlığı ile buluşturmak, insanı yeniden Rabbi ile coğrafyası ile bu dünyadaki sorumlulukları ile buluşturmak. O eşrefi mahlûkatı bu çağın idrakine nasıl çalışırızı konuşmak. Burada konuşacağız, tartışacağız. Burada birbirimizden aldığımız ortak değerlerle inşallah bir umut olarak döneceğiz. Neden bu hizmet içini gerçekleştirdiğimizi hepimiz kafamızda somut hale getirmemiz gerekir. Platformun önümüzdeki yılki öncelikleri ne olacak? Herkes aklına göre mi konuşacak yoksa bir sistematikle mi hareket edeceğiz. Burada ortak hedeflerimizi birlikte belirlemek ve somutlaştırmak için atölye çalışmaları yapacağız. Gençleri bu süreçlere nasıl katabiliriz? Buna cevap arayacağız. Gençlerin ihtiyaçları bizim gördüğümüz, bizim zamanımızdaki gibi mi? İçinde yaşadığımız toplumun dertleri ne? Evlatlarını terör örgütlerine, uyuşturucuya, fuhşa yığınlarca babanın sesini duyabilirsek biz var oluruz. Bunlara ne diyeceğiz? Bizim teşkilatlarımız yaşadığı şehrin vicdanı mıdır? Mağdurların buluşma yeri midir? Varoşlardaki itilmişlerin merkeze gelmek için başvurduğu yer midir?
Diğer taraftan yol yürürken bizi değerli kılacak yol azıklarımız var. Dert çok, düşman organize. Göreceksiniz ki aradığımız düşman uzakta değil. Bu hedeflerimizi gerçekleştirirken en büyük düşmanımızın yine kendimiz olduğunu acı bir şekilde yüzleşeceğiz. Nelerden uzak durmalıyız? Çünkü hayatta toplumun önüne çıkmışız bir derdimiz var. Fakat konforumuzdan, yaşam tarzımızdan, giyimimizden, yememizden, içmemizden hiç taviz vermeden bunlar olabilir mi? Bu değerlere hayatımıza yer açmadan biz varlık gösterebilir miyiz? Neyi güncellemeliyiz? Hayat akıyor, hayat dinamik. Biz bir yerde durduğumuz zaman bizi beklemez. Bizi biz yapan, bizi kardeş kılan, bizi insan kılan o değişmez değerlerimizin altını bir kez daha çizmemiz gerekir. Sorunları kendimiz kalarak, birlikteliğimizi bir umuda dönüştürerek nasıl ele alırız? Bunları konuşacağız. Nasıl bir gelecek için çalıştığımıza dair bize yol gösterecek aktivitelerimiz ne olmalıdır? Bizi insanların tercih etmesi için ne yapmamız gerekir?
Buraya birbirimizden ilham almak için geldik. Tecrübelerimizi paylaşmak için buradayız. Yaptığımız çok güzel şeyler var. Anlatmalıyız ki çoğalsın. Diğer taraftan artık mevcut içinden geçtiğimiz konjonktürde artık arkamızdan bir rüzgâr esmiyor. Arkamızdan siyasetin, toplumun, konjonktürün rüzgârı esti. Ama artık esmiyor. Dünyanın hâli, durumu ortada. Bize güç verecek olan Anadolu’ya yayılmış teşkilatlarımızla kendi rüzgârımızı estirmeliyiz. Kendi rüzgârımızı kendimiz estireceğiz. Türkiye’yi ve dünyayı yeniden bu devrin aktörleri olan gezmeli, görmeli, incelemeli. Biz böyle var olduk. 70’leri 80’leri hatırlayın. Dünyanın neresinde bir fikir yazılsa Türkiye’de okundu. Akademik aklın içinde olmadığı bir gelecek planlaması bizi başarıya götürmez. İslam dünyasında, batıda, doğuda, Asya’da, Afrika’da neler oluyor? Hikmet arayışımız ve paylaşımımız devam etmeli. Zamanın ruhu neyi gerektiriyorsa kendimiz kalarak oraya intikal etmemiz lazım.
Değerli arkadaşlar inkâr edeceğimiz iş yapmayacağız, arkasında duramayacağımız yerde olmayacağız, hakkını veremeyeceğimiz sözü konuşmayacağız. Yaptığımızı yazacağız, yazdığımızı yapacağız illerimizde birimlerimizde. Bu bizi farklı kılacak, özel kılacak. Çünkü biz bu toplumun asli unsuruyuz” dedi.